Yaşam
- Ayrıntılar
- Üst Kategori: Hakiki Kabakçı
Allah aşkı bırak git tavuk besle
Şu koca dükkanı satma Irbaam
Şarkıyı katletme bu boğuk sesle
Hicaza hüzzamı katma İrbaam
Sana küfredenle ilişkidesin
Dün söylediğinle çelişkidesin
Ne kozlar kaptırdın, neye gebesin
Hiç boş yere nutuk atma İrbaam
Tefekkür ettin mi? Sen niye varsın
Kuyruk olacaksan, neye yararsın
Aman dikkat et ha! Şaşı kalkarsın
Vicdanı körlerle yatma İrbaam
Ya al ceketini ikile şöyle
Ya da vur masaya fikrini söyle
İki iyilikten birini eyle
Günden güne dibe batma İrbaam
- Ayrıntılar
- Üst Kategori: Hakiki Kabakçı
Sen ne kıymet bilirsin, ne anlarsın manayı,
Müslümanlığı bile Ramazan’a sığdırdın.
Hoşgörünün timsali koskoca Mevlana’yı,
Düğünlerdeki dönen semazene sığdırdın.
İnen kutsal kitabı bir gün olsun açmadın.
Açmayı şöyle bırak yakınından geçmedin.
Sen ölünce okundu,neden onsuz göçmedin?
Maalesef kuranı cenazene sığdırdın?
Aşk dizisine dizdin, Süleyman’ı, Selim’i,
Tarih diye yutturdun masalımsı fil(i)mi.
O Nasrettin hoca ki, devrin büyük alimi.
Kah doğuran kah ölen bir kazana sığdırdın.
Devşirmeymiş diyerek mimar koca Sinan’ı,
Güya aşağıladın yüzlerce yapılanı.
Evliya Çelebiyle,bineği küheylanı,
Aylak aylak dolaşan ve gezene sığdırdın.
Şanlı tarihimizi, o değerli geçmişi
Bir tek fese indirdin, seninle birçok kişi.
Hak yolunun yolcusu Yunus Emre dervişi,
Avare gibi gezen bir ozana sığdırdın,
- Ayrıntılar
- Üst Kategori: Hakiki Kabakçı
Kitaplarım ile bir fuardayım
Benden daha önce varan olmadı
Standın başında durdum her daim
Bu ne kitabıdır soran olmadı
Bir valiz kitabı aldım yanıma
Biraz da sen getir dedim hanıma
Bir tane satsaydım minnet canıma
Kitaba elini süren olmadı
Arada feyzbuka durum ekledim
Fuardan video çektim yükledim
Hacı yolu gibi bir kul bekledim
Bir kuru selamı veren olmadı
Meşhurlar en gözde yeri tutmuşlar
Öndekiler tek tük kitap satmışlar
Bizi de en ücra yere atmışlar
Dekordan farkımı gören olmadı
- Ayrıntılar
- Üst Kategori: Hakiki Kabakçı
Nasıl bir toptancısın, nasıl bir kabzımalsın?
Toplamışsın olmadık turfandalık hıyarı.
Para elden su gölden sen ne güzel kralsın,
Kurduğunuz bu alem harikalar diyarı.
Bu şekilde bir milim gidemezsin ileri,
Şu şarampolde yatan hep senin gibileri.
İlla kulağını mı çekecek birileri,
Ne tavsiye dinledin, ne ikaz, ne uyarı
Kendinizin dışında sizi seven biri yok,
Yaptığınız işlerin tutulacak yeri yok,
Utanıp kızaracak yüzünüzde deri yok,
Ondan sonra gücenme, yersin tabi kayarı.
Rol yapmaktan acizdir liyakatsız kalaslar,
Hep figüran mı olur duayenler klaslar?
Bu kadar entrikayı çevirmedi Dallaslar,
Sizi gidi çakmanın Babi’siyle Ceyar’ı.
- Ayrıntılar
- Üst Kategori: Hakiki Kabakçı
Avrupa’da hayatı soran Nurettin abi
Hergün gidip geldiğim iş yoluna sor beni
Horoz bile uyurken, "kalkın ulan" der gibi
Sabah çalan saatin beş ziline sor beni
Türk çayı içtiğimiz kahvenin ocağına
Paket, koli dağıtan kuryenin kucağına
Kırk yıldır dal döşeyen amcanın bacağına
Fabrika işçisinin şu koluna sor beni
Gurbet elin hüzünlü gamına stresine
GOM aspiratörünün toz dolu filtresine
Tünellerin metronun her santimetresine
NATO binasının ta temeline sor beni
- Ayrıntılar
- Üst Kategori: Hakiki Kabakçı
Ben bir gözlük taktım, manayı gören
Koskoca aslanı pinekler gördüm
Bukalemun gibi her renge giren
Gündüz kurt, gece it, dönekler gördüm
Arılar kör olmuş görmez çiçeği
Kumrular yalnızmış atmış kocayı
Bit kendini sanır uğur böceği
Sırtında sahtekar benekler gördüm
Dalda karga gördüm türkü çağıran
Panda vardı bin bir nazla doğuran
Sahibine günlük çifte savuran
Ele yular veren binekler gördüm
Erken öten horoz düşmüş kaşığa
Can verir kelebek aşkla ışığa
Ya bir pislik ya da bir bulaşığa
Koşuşup üşüşen sinekler gördüm
- Ayrıntılar
- Üst Kategori: Hakiki Kabakçı
Bacağıma gelerek sürtünüp sırnaşarak
Miyavlayıp durdular sizi sizi gidiler
Hoşgörü karşısında hadlerini aşarak
Hep aslına döndüler onlar nankör kediler
İnsanı en çok üzen, onca emeğe yazık
Kediden kalan tek şey, yüzümdeki şu çizik
Onların fıtratı bu, cibilliyeti bozuk
Nankörlük abidesi sizi gidi adiler
Mayışarak yatarken onlar soba başında
Köpeklere yer verdik evin ta en dışında
Onları yarıştırsak bir dostluk yarışında
İtler onlardan bin kez bizlere dost idiler
Onlara kanat olduk, yağmur kar yağdırmadık
Hem başıboş köpeğe hem ite boğdurmadık
Asla burunlarını çöplere değdirmedik
Başköşeye oturttuk elimizden yediler














